Kurgusal edebiyatın felsefeyle buluştuğu sanata doymuş leziz satırlar...

19 Ekim 2014 Pazar

Anna Kavan



ANNA KAVAN- BUZ- ICE


Kafkaesk tavır, distopya ve bilimkurguyla birleşirse





Gerçek adı Helen Woods olan ve daha sonraları Anna Kavan mahlasını kullanarak yazın hayatına devam eden yazar, bu ismi hem ünlü bir kadın hareketi eseri olan Let Me Alone romanındaki başkahramandan hem de büyük hayranı olduğu Kafka'dan ilham alarak ortaya çıkarmıştır. Başta annesi, daha sonra da eşleri ve kaybettiği çocukları etkisiyle sürekli depresif bir hayat geçirir. Üstelik, hayatı boyunca bir uyuşturucu bağımlısı olmuştur. Eserlerinde "bazuka" adını verdiği şırıngası öldüğünde yine elindeydi. Selahattin Özpalabıyıklar'ın çok güzel bir sunuşuyla başlar eser. Anna Kavan'ın diğer pek çok romanı baskılarının tükenmesi sebebiyle bulunamamaktadır. Umarım tekrar basılan Buz eseri gibi, diğer eserleri de Türk okuyucusuna sunulur.

Edebiyat dünyasında kimi zaman Kafka'nın kızkardeşi olarak adlandırılan Kavan'ın eserleri şüphesiz Kafka'nın izlerini taşımaktadır. Bunlar başlıca;

1. Karakterin kendini anlam veremediği bir ortamda bulması,
2. Bu ortamdan kurtulabilmek için amaçsız ve nereye gittiği belli olmayan bir çaba sergilemesi,
3. Hiçbir zaman olumlu ve net bir son yaşanamaması

İşte Buz da böyle bir roman. Ülkeyi baştan sona sarmakta olan bir buz kütlesinin yayıldığını öğreniriz. Fakat başkahraman hikayeye başladığınız andan itibaren geçmişten bildiği bir kadını aramaktadır. Hikayelerinin geçmişine yönelik net bir şey asla öğrenemeyiz. Amacı sadece kızı bulmak gibi görünse de kızı gördüğünde de ne yapacağını bilemez. Tekrar kaybeder ve tekrar bulur. Bu tip romanlarda hep şu soruyu sorarız: "Tam olarak neler oluyor?". Fakat, hiçbir zaman net bir cevap alamazsınız. Gerçekle gerçeküstünün birbirine geçtiği ve bazı doğaüstü etmenlerin de olduğu eser bir bağımlının hayal gücü bünyesinde sizi satırlarla oradan buraya sürükler. 

Ülkeyi saran buz, satırlarla size geçerek resmen içinizi donduruyor. Net bir mekan, zaman ve karakter tanımları verilmemesi de bu rahatsızlık hissini ikiye katlıyor. Eser kitabın önsözünde de belirtildiği gibi yazıldığı yılın en iyi bilimkurgu eseri seçilmiştir. Fakat bence bildiğimiz anlamda bir bilimkurgu asla değildir. Kolay akıp gitmeyen bir eser olduğunu belirtmem gerekir. Fakat, bilimkurgu, distopya ya da Kafka eserleri'nden herhangi birini seviyorsanız bu türlerin hepsinden bir nebze bir şeyler barındıran bu eseri de en azından bir tanımak ve deneyimlemek isteyeceksiniz. 

"... Tanınmış olmalıydım, ama kimseden hiçbir tanınma belirtisi görmedim, tanıdık yüzler hiç bakmadan yanımdan gelip geçtikçe kendimi giderek artan bir şekilde gerçekdışılaşmış hissediyordum."
                                                                                   Anna Kavan, Buz, Everest Yayınları.


When Kafkaesque meets dystopia and science fiction


The writer, whose real name is Helen Woods and later adpots the nickname Anna Kavan, takes this name both from a feminist novel Let Me Alone and from Kafka, of whom she was a fan. As a result of mainly her mother's, her husbands' and late children's ill effect, she leads a continuous depressed life. Her injection, which she calls bazooka, was in her hands when she passed.

In the literary world she is often called "Kafka's sister" and Kavan's works certainly bear the traces of Kafka. These are basically:

1. The protagonist finds himself in a meaningless situation,
2. He struggles senselessly to get rid of that situation,
3. No positive and clear endings


That's just the description for Ice. We learn that fields of ice are spreading all over the country. Yet, the protagonist searches for the woman he knew before. We can never learn something about the history of their story. Even though his aim seems to find the girl, he cannot perform anything when he finds her. He loses and finds her again and again. For these kinds of novels we are often compelled to ask:" Exactly, what is happening?". Yet, you can never get a clear and sharp answer. The novel , which has supernatural elements in it, drags you from pillar to post with the help of lines in the mind of an addict and in it the imagination and surreality are merged into one.  


The ice that surrounds the country passses to you and chills you inside. The fact that there are no definitons of a clear setting, time and character doubles up that sense of uneasiness. The novel was picked as the best science fictional work of the year in which it was written. But, I think it is not a science fictional work as we know it. I have to mention that it is not a page- turner. Yet, if you like science fiction, distopia or Kafka, you may at least want to meet or experience this book which carries a bit of all these elements. 



Keyif dolu satırlar;


I wish you delightful lines;  







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder