Kurgusal edebiyatın felsefeyle buluştuğu sanata doymuş leziz satırlar...

4 Kasım 2014 Salı

Georges Perec - Uyuyan Adam - A Man Asleep - Un homme qui dort






Herkese Merhaba,


Çok okuyanlar bilir. Hani bazen neden bu yazarın anadilini bilmiyorum diye isyan edersiniz. İşte Georges Perec öyle bir yazar. Benim kendisiyle tanışmam biraz geç ve çok yakın arkadaşlarımın önerisiyle oldu. Daha ilk romanını okur okumaz bir şeyler yazmak istedim. Zira diğer pek çok kitabını da okuma sırasına dizdim. Bundan sonra ilk olarak Şeyler adlı eserini okumak istiyorum. 

Uyuyan Adam, çok yaygın olmayan bir şekilde ikinci ağızdan anlatılıyor. Bu durum da okuyucu olarak sizde doğrudan bir empati yapabilmeyi kolaylaştırıyor. Fakat bu empatide sınırı iyi ayarlamak lazım. Çünkü özellikle hayatın verdiği bıkkınlık, sıradanlık, yalnızlık ve eylemsizlik sorunlarından muzdaripseniz kitabın eşsiz anlatımıyla çok derin sularda yüzebilirsiniz. Kitaptaki her bir cümle adeta bir aforizma. Bu da yetmezmiş gibi inanılmaz hızlı ilerliyorsunuz. Bu kusursuz teknik ve anlatım sizi öyle sarmalıyor ki bir süre sonra bu eşsiz anlatı gözünüzde normalleşiyor. Başta okuduğunuz her cümleden sonra durup şaşırırken daha sonra ara vermemeye başlıyorsunuz. Etkileyici olan ise bu satırların okunup kitap kapatıldıktan sonra daha vurucu gelmesi. Bunları düşünen zihnin 25 yaşında olduğunun belirtilmesi de ayrıca etkileyici. Bu noktada, bu kitabın farklı yaş aralıklarda defalarca okunması gerektiğini düşünüyorum. Genel olarak hikayeden çok anlatının önemli olduğu kitaplardan bu.

Özellikle dünya savaşları ve endüstrinin gelişmesi sonrası kaderin, absürtlüğün, eylemsizliğin, anlamsızlığın, amaçsızlığın ve hissizliğin okuyucuya aksettirildiği bu eserde en çok vurgulanan konu ise aktif bir bellekle yaşamak zorunda olmanın zorluğudur. Bellek, tüm bu bahsi geçen durumları görünür kılar ve yaşamı inanılmaz zorlaştırır.

İnsan olan "seni" sana "Sen" diye anlatan bu romanı herkesin okumasını tavsiye ederim.

Keyif dolu satırlar... 


"Kımıldamıyorsun. Kımıldamayacaksın. Bir başkası, bir benzerin, senin hayaletimsi, işine düşkün bir eşin artık yapmadığın hareketleri, senin yerine, bir bir yapıyor belki: Kalkıyor, yıkanıyor, tıraş oluyor, giyiniyor, çıkıyor."






Georges Perec - A Man Asleep

Hello everyone,

The ones who read a lot know. Sometimes you get very upset about not knowing the native language of a particular writer. That's very true about Georges Perec. I have met him too late. Yet, I owe this pleasure to my very close friends. I just want to write down something as soon as I have finished the first book. I have placed his works to my reading order. I want to read Things: A Story of the Sixties secondly. 

Uncommonly, A Man Asleep is told in second person narration. This makes it easier for you to make a direct empathy. Yet, you have to be very careful about drawing a line to this empathy. Because, you may end up swimming in very dark water if you are subject to life's dulness, commonness, loneliness and inaction. Each sentence is an aphorism.

What's more, you proceed very fast. This perfect technique and manner embrace you so closely that after a while it seems normal. While at first you pause and wonder after each sentence, later you cannot give a break. What's impressive is that these sentences become more dazzling after the book is closed. The fact that the mind contemplating these is a 25 year old's is fascinating. At this point, I think that the book should be read at different age groups. This is one of those books where telling is more important than the story. 


In this work of art, where the destiny, absurdity, inaction, senselessness, aimlessness and emotionlessness after the world wars and industrial development are mirrored to the reader, the most stressed point is the difficulty of living with an active consciousness. The consciousness makes all these states of mind visible and renders life incredibly difficult.


I highly recommend the novel, which tells "you" "your" story as "you".

I wish you delightful lines...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder