Herkese Merhaba,
Bu yazımda 2014 yılında okuduğum en iyi kitaplardan biri olan Tirza hakkında bir şeyler söylemek istedim. Tirza ile tanışmam pek çok Türk okuyucusu gibi Ayfer Tunç sayesinde oldu. Kendisi bu romanı, 21. yüzyılda edebiyatın ölmediğini kanıtlayan eserler arasında birinci sıraya yerleştirmiştir. Ben Tunç gibi bir uzman değilim tabi ki; fakat Tirza benim için öyküsü ve üslubuyla çok özel bir yere sahip bir roman olmuştur.
Küçük kızı Tirza'yla yaşayan editör Hofmeester, hem özel hem de iş hayatında bazı umutların sonuna gelmiş bir adamdır. Karısı yıllar önce genç bir adamla beraber olmak için onu terk etmiştir. Büyük kızı İbi ise, ayrı yaşamaktadır. Bu sebeple, hayatını sadece Tirza'ya ve onun dünyasına adayan Hofmeester için kızı bir "Güneş Prensesi"dir. Bana göre, önceki yaşadıklarından dolayı elinde kalan tek somut yaşama nedeni Tirza olan Hofmeester'in, bundan sonra yapacağı her şey Tirza'ya olan umudunu kaybetmesiyle alakalıdır. Zira, Hofmeester anlam veremediğimiz bir seri olaylara dahil olur.
Tirza onuruna verilen bir parti hazırlığında başlayan hikaye annenin eve dönüşüyle çatışmalarını yavaş yavaş ortaya çıkarır. Annenin üzerinden geçmişe gidip gelmeler okuyucu olarak bizim Hofmeester'ın karakterini tahlil etmemize yardımcı olur. Eserin en çarpıcı kısmı ise bence yazarın belirli aralıklarla okuyucuyu sarsmasıdır. Hikayenin sıradanlaştığını hissettiğiniz anda öyle darbeler alırsınız ki, yazar her seferinde sizin gözünüzde kendi gücünü kanıtlar. Bu sarsıntılar hikayeyle doğrudan alakalı olduğu için çok detayına inmeyeceğim. Fakat, etkilerinin dehşet olduğunu söylemek benim için kaçınılmaz.
Eser, üçüncü ağızdan fakat Hofmeester'ın zihni çerçevesinde anlatılır. Bu sebeple, karakter ya da yazar size ne zaman izin verirse gerçekleri o zaman öğrenirsiniz. Hikayenin en yüksek noktasına gelindiğinde, bundan öncekileri yok sayacak kadar sarsılırsınız. Ayfer Tunç bu aşamada, elinin yandığını belirtmiştir. Bu şokun yankısı eser bitiminden sonra dahi beyninizde yankılanır. En etkileyicisi de yazar bunu sadece hikaye ile değil, kullandığı eşsiz bir üslupla yapar.
Tirza, okumayı ve çağdaş edebiyatı seven herkesin hevesle okumak isteyeceği bir kitap...
"Çeviri kurgu romanların editörlüğünü yapmıştı. Hayatı boyunca var olmayanla, en fazla muhtemel olanla ya da ihtimal dahilinde olanla uğraşmıştı. Şimdiyse var olanla olmayan arasındaki fark birbirine karışmış, aralarındaki sınır belirsizleşmiş, sonbahar sabahlarında havaalanında görüldüğü gibi puslanmıştı. Fantazinin kırbacını, gerçekliğin üzerinde tutmak gerekirdi, aksi halde gerçeklik seni şahlanan bir at gibi semerinden fırlatıp atabilirdi. "Arnon Grunberg, Tirza, Alef Yayınları.
Hello everyone,
For this post, I wanted to say a few things about Tirza, one of the most valuable books I read in 2014. Like many Turkish readers, I have met this book thanks to the writer, Ayfer Tunç. She has put this book on top for the books that prove literature did not die in the 21st century. Certainly, I'm not an expert like her but Tirza has earned a peculiar spot in my heart due to its story and style.
Editor Hofmeester, who lives with his younger daughter Tirza, has come to the end of some expectations in both his personal life and career. His wife has left him for a young man. His older daughter Ibi, lives separated from them. Thus, for Hofmeester who dedicates his life to Tirza and her world, she is the "Princess of Sun". Up to me, everthing that Hofmeester performs during the storyline is directly connected to his lose of hope to Tirza, since she is the only concrete reason for him to live. Because, Hofmeester gets involved in a series of events, meaningless to many.
The story, which begins with a party preparation in honour of Tirza, reveals the conflicts gradually with the advent of the mother. The flashbacks helps us analyze the character of Hofmeester. Yet, the most striking part of the novel is the fact that the writer shakes the reader at certain points. Just when you feel like the story is getting expected, you get such a punch that each time the writer proves his power in your eyes. As these shakings are directly relevant to the story, I will not go into details. Yet, it is a must for me to say that the effects are awesome.
The story is told in the third person narration but within the mind of Hofmeestor. Therefore, you get the truth when the character or the writer lets you. When the climax arrives, you are shaken like none before. The writer Ayfer Tunç has mentioned that her hands had been burnt at that point. The impact of that particular shock echoes in your mind even after the book is finished. The most impressive thing is that the writer does so, with not only the help of story but also his unique style.
Tirza is a novel for all those who like reading and contemporary literature...