Distopya... Okuması inanılmaz güzel ve sarsıcı ama bir o kadar da karamsar tür...
Fahrenheit 451, kağıdın yanabilme derecesidir.
Düşünün ki kitaplar o kadar zararlı ki bulundukları anda ev ve içindeki insanlarla beraber yakılıyorlar...
Düşünün ki bu yakma işini de "itfaiyeciler" yapıyor.
Düşünün ki kitapları saklamanın yolunu bulamayan asiler(?) onları ancak ezberleyerek koruyor.
İncil dahil yazılı her eser bir asinin zihninde kilitli ve saklı. Kitaplar harflerle değil anlatılarak okunuyor.
İşte Fahrenheit 451, bu zihniyetin anlatıldığı bir eser. Yazarın anlatımı oldukça yalın kelimelerle yapılmış.
İnanılmaz sürükleyici. Oldukça vurucu. Her distopyada olduğu gibi "Ya olursa?" korkusu hakim.
Edebiyat severler bu kitabı, her yanan kitapla birlikte elleri titreyerek
okuyacaklardır...
Dystopia... Incredibly fascinating to read, yet utterly pessimist as well...
Fahrenheit 451 is the temperature at which the paper burns...
Imagine that books are so dangerous that they are burned along with the house and people inside them right after they are detected.
Imagine that this process is conducted by "firefighters".
Imagine that, the rebels(?), who cannot find any other ways of preserving the books, memorize them.
Each book, including the Holy Bible, is locked and preseved in the mind of a nomad. Books are read not by letters but by telling.
That's the mentality told in Fahrenheit 451. The narration is done through quite bare sentences.
It is a real page turner. Extremely striking. As in every dystopic work, the fear of "What if it happens?" is a dominant feeling.
Book lovers will surely read the book with shaky hands while each book is being burned.
*** Photo Credit:
İlk fotoğraf https://www.emaze.com/@ALIILWZR/Fahrenheit-451 adresinden, ikinci fotoğraf ise https://thedissolve.com/features/departures/180-the-enduring-oddness-of-francois-truffauts-fahrenh/ adresinden alınmıştır.